ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ

Tanımı ve Hukuki Niteliği

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi arsa sahibinin arsasının belli bir bölümünü yükleniciye devretme borcu altına girdiği, buna karşılık yüklenicinin de bu arsa üzerinde bağımsız bölümler inşa etmeyi ve inşa ettiği bu bağımsız bölümlerden arsa sahibinin payına düşen kısmını arsa sahibine teslim etmeyi taahhüt ettiği karma tipli bir sözlemedir.

Uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş sözleşmelerden değildir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gayrimenkul satış vaadi ve eser sözleşmesi gibi birden fazla sözleşme tipine ait edimleri içinde barındırdığından karma sözleşmelerden çifte tipli bir sözleşmedir. Sözleşmesinin her iki tarafı da hem borçlu hem de alacaklı konumunda olduğundan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.

Şekli

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi içerisinde taşınmaz mülkiyetinin devri vaadini barındırdığından kural olarak noter nezdinde düzenleme şeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz. TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve 89.maddeleri ile getirilen düzenlemelerde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasının geçerlilik şartı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre TMK’nın 706.maddesi uyarınca taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır. Yine TBK’nın 237.maddesi ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini düzenleme görevinin noterlere verildiği Tapu Kanunu’nun 26.maddesinde yer alan “Noterlik Kanununun 44 üncü maddesinin (B) bendi mucibince noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri de taraflardan biri isterse gayrimenkul siciline şerh verilir” şeklindeki düzenlemeden ortaya çıkmaktadır. Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89.maddeleri ile Noterlerin görevleri arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılması da sayılmış ve bu sözleşmenin düzenleme şeklinde yapılacak sözleşmelerden olduğu hükme bağlanmıştır. Bu sebeple taraflarca dışarıda düzenlenip noterlikçe imzaları onanan sözleşmeler geçerli olmayacaktır.

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşulu olmasının yanında Yargıtay uygulamaları ile geliştirilen kabule göre MK madde 2 uyarınca dürüstlük kuralının gerekli kıldığı hallerde resmi şekilde yapılmasa bile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi geçerli sayılmıştır. Örnek verecek olursak; adi yazılı şekilde yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müteahhidin inşaatın büyük bir kısmını tamamlamış olması ihtimalinde, arsa sahibi artık aralarında geçerli bir sözleşme olmadığından bahisle kendi edimini ifadan kaçınamayacaktır. Yine arsa payının tapuda müteahhit adına geçirilmesi ihtimalinde müteahhit sözleşmenin resmi şekle uyulmadığından dolayı geçersiz olduğunu ileri süremeyecek, edimini ifa ile mükellef olacaktır.

Yüklenicinin 3.Kişilerle Yaptığı Satış Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Uygulamada genellikle arsa sahibi yükleniciye inşaatın yapılmasına karşılık olarak bazı bağımsız bölümlerin devrini taahhüt etmekte, yüklenici de kendisine devredilecek bu bağımsız bölümleri 3.kişilere satmak suretiyle inşaatın yapılması için gerekli olan sermayeyi temin etmektedir. Bu durumda yüklenici ile 3.kişi arasında yapılan bu sözleşme alacağın temliki hükümlerine tabi olacaktır. Sadece devir vaadi söz konusu ise herhangi bir şekil zorunluluğu yoktur. Arsa sahibi (borçlu) Borçlar Kanunun 188’inci maddesi uyarınca, devri öğrendiği sırada müteahhide (temlik edene) karşı sahip olduğu def’ileri, 3.kişiye (devralana) karşı da ileri sürebilecektir. Yine 3.kişi de arsa sahibinden bağımsız bölümün kendisine devrini talep hakkına sahip olacaktır.

Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde Tarafların Yükümlülükleri

1.         Yüklenicinin Borçları

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenicinin edimi bağımsız bölümler inşa etmek ve inşa ettiği bu bağımsız bölümleri eksiksiz olarak arsa sahibine teslim etmektir. Yüklenicinin edimi bir eser meydana getirme ve bunu teslim borcunu içerdiğinden Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine ilişkin hükümler burada da uygulama alanı bulacaktır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 471.maddesinde yüklenicinin borçları sayılmıştır. Buna göre yüklenicinin asli edimi olan eseri meydana getirme ve teslim borcu yanında sadakat ve özen yükümlülüğü, işi bizzat yapma veya kendi gözetimi altında yaptırma, inşaatı yaparken güvenliği sağlama, araç ve gereç sağlama gibi yan borçları da mevcuttur.

TBK’nun 471/2 fıkrasında yüklenicinden beklenen özen ölçütüne yer verilmiştir. Buna göre yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınacaktır.

TBK’nun 472.maddesinde malzemenin kim tarafından sağlandığına göre sorumluluğun belirlenmesinde bir ayrıma gidilmiştir. Buna göre malzeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, bu malzemenin ayıplı olması yüzünden iş sahibine karşı, satıcı gibi sorumlu olacaktır. Eğer malzeme iş sahibi tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları gereken özeni göstererek kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri vermekle yükümlüdür.

Aynı maddenin 3.fıkrasında iş sahibinin sağladığı malzemenin ayıplı olması veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum çıkması ihtimali düzenlenmiş ve böyle bir durumun varlığı halinde yükleniciye durumu hemen iş sahibine bildirme yükümü getirilmiştir. Aksi takdirde bundan doğacak zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağı da aynı fıkrada belirtilmiştir.

2.         Arsa Sahibinin Borçları

Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen eser sözleşmesinde iş sahibinin edimi eser karşılığında bedel ödeme borcudur. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde ise arsa sahibinin bedel ödeme borcu söz konusu değildir. Burada arsa sahibinin asli edimi arsayı yükleniciye teslim etmek ve yüklenicinin payına düşen arsa paylarını devretmektir.

Arsa sahibinin teslim ettiği arsanın imar parselinin yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde taraflar arasında kurulan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ifa imkansızlığı sebebiyle geçerlilik kazanamayacaktır.

İmar Kanunu’nun 22.maddesi uyarınca yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Yine İmar Kanunu’nun 30.maddesinde mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerektiği belirtilmiştir. Buna göre yasal düzenleme gereği yapı ruhsatı ve oturma iznini alma borcu kural olarak arsa sahibine aittir. Ancak taraflar sözleşmede bu borcun yüklenici tarafından yerine getirileceğini kararlaştırabilirler.

Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Sona Ermesi

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi tarafların üzerine düşen edimlerini yerine getirmesiyle yani ifa ile sona erebileceği gibi ifa dışında eserin yok olması (TBK m.483), tazminat karşılığı fesih (TBK m.484), arsa sahibi yüzünden ifanın imkansızlaşması (TBK m.485), yüklenicinin ölümü veya yeteneğini kaybetmesi (TBK m.486) sebepleri ile de sona erebilir.

Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesine İlişkin Yargıtay Kararları

v   Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2016/19062 Esas ve 2017/1946 Karar sayılı dosyasından verdiği 14.3.2017 tarihli kararında şu ifadeler yer almaktadır: “Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak, eser sözleşmesi uyarınca inşaatın fiziki seviyesi saptanmalı, bu konuda teknik bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınmalı, eksik iş varsa bu işlerin bedeli saptanmalı, ayrıca sözleşme uyarınca yüklenicinin yükümlülükleri arasında bulunan inşaat ile ilgili olarak ödenmesi gerekli bedellerin bulunup bulunmadığı Belediye, SGK ve Maliyeden yazışma yapılarak saptanmalı borçlarını depo etmesi için davacıya mehil verilmeli, bu bedeller depo edildiğinde sözleşme ifa ile sonuçlanmış olacağından istemi hüküm altına almalı, aksi takdirde arsa sahipleri yönünden dava reddedilmesi gerekir.”

v   Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2016/2018 Esas ve 2016/8081 Karar sayılı dosyasından 11.10.2016 tarihinde verilen kararda şu ifadeler yer almaktadır: Davacının arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü yükleniciden temlik alması halinde arsa sahibini ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 188. maddesi gereğince; "Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir." Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, üçüncü kişi (davacı) Türk Borçlar Kanunu’nun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.”

v    Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/6432 Esas ve 2017/1407 Karar sayılı dosyasından verilen 09.05.2017 tarihli kararında şu ifadeler yer almaktadır: “Yüklenicinin kendisine devredilen paya hak kazanabilmesi için edimini yerine getirmesi gerekir, edimi ise binayı imal ve teslimdir. Yüklenici edimini yerine getirmediği takdirde arsa sahibine sözleşmenin feshi ve tapunun iptalini isteyebilme hakkı doğar. Hemen belirtmek gerekir ki, yüklenicinin hakkını temellük eden üçüncü kişi, onun halefi olacağından selefinin haiz olduğu hakkı arsa sahibine karşı ileri sürülebilir. Öte yandan, arsa sahibi de, yüklenici sözleşmeden doğan edimini yerine getirmediği takdirde sözleşmenin feshi ile üçüncü kişi üzerine oluşan tapunun iptalini isteyebilir. Diğer bir deyişle üçüncü kişinin mülkiyet hakkının doğabilmesi için kendisine pay devreden yüklenicinin edimini yerine getirmesi ve mülkiyete hak kazanması gerekir. Aksi halde, yüklenici ve ondan pay alan üçüncü kişi üzerine yazılan tapu kaydı illiyetten yoksun hale gelir ve yapılan işlem yolsuz tescil durumuna düşer.”