İŞ HUKUKUNDA İBRANAME (İBRA SÖZLEŞMESİ)

İş hukukunda ibraname veya ibra sözleşmesi; işveren tarafından işçiye imzalatılan ve işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, fazla çalışma, hafta tatili ve bayram tatili alacağı vs. alacakların tamamını aldığına, işverenden başkaca bir alacağı kalmadığına dair belgedir.

İşçi ve işveren arasında düzenlenen ibraname, İş Kanunda yer almamakta olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde hizmet sözleşmesine dair hükümler arasında düzenlenmiştir. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması gerekmektedir. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüz olacaktır. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmünde olacaktır. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekmektedir.

İbra Sözleşmesinin Geçerliliğinin Koşulları

1.         İbra sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır,

2.         Sözleşmede ibra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmelidir,

3.    İbra sözleşmesinin yapılması için iş akdinin sona ermesinden itibaren en az bir aylık süre geçmiş olmalıdır,

4.         Ödeme hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılmalıdır.

İbra Sözleşmesine Dair Yargıtay Kararları

v        Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/46159 E. ve 2018/337 K. sayılı dosyasından verilen 17.1.2018 tarihli kararında eski 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde düzenlenmiş olan ibra sözleşmesinin hangi hallerde geçerli olacağı tartışılmıştır. Kararda şu ifadeler yer almıştır: “…….dosya içerisinde 01.07.2012 tarihinden önce davacı tarafından imzalanan 05.08.2010 tarihli bir ibraname mevcuttur. Mahkemece, ibraname dikkate alınmamış, karar yerinde ibraname hakkında değerlendirme yapılmamıştır. Davacı söz konusu ibranamede yıllık izin ücreti dışında davaya konu işçilik alacaklarını aldığını belirterek işvereni ibra etmiştir. İbranamede yer alan imzanın inkarı veya irade fesadı iddiası ve ispatı söz konusu olmaması halinde ibranameye değer vermek gereklidir. Mahkemece, ibraname davacıya gösterilerek imza inkarı veya irade fesadı iddiası söz konusu olduğu takdirde bu husus araştırıldıktan sonra, ibranamenin 01.07.2012 tarihinden önce olduğu hususu dikkate alınarak ibraname değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir…..”

v       Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2017/26370 E. ve 2017/17676 K. sayılı dosyasından verilen 7.11.2017 tarihli kararında işçinin ibranamedeki imzayı inkar ettiği, işveren tarafından ibraname aslının sunulmadığı ve fotokopi belge ile de karar verilemeyeceği vurgulanmıştır. Kararda şu ifadeler yer almıştır: “…….Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda davacıya ibraname hakkında diyecekleri sorulmuş, davacı ibraname altındaki imzayı kabul etmemiş, bunun üzerine mahkemece Adli Tıp Kurumuna ibraname imza incelemesi için gönderilmiş olup, dosya içerisinde ibraname aslının bulunmadığı anlaşılmakla Adli Tıp Kurumunun 30.03.2016 tarihli raporunda belge fotokopisi üzerinden yapılan inceleme üzerine imzanın kuvvetle muhtemel davacıya ait olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı vekili ibraname aslını ibraz ettiğini ve mahkemece de ibraname aslı üzerinden inceleme yapıldığı belirtilmişse de dosya içerisinde evrak aslına rastlanmadığı gibi Adli Tıp Kurumunun da raporunda fotokopi üzerinden inceleme yaptığını belirtmiştir. Fotokopi belge esas alınarak karar verilemez…..”

v       Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/7-2567 E. ve 2017/543 K. sayılı dosyasından verilen 22.3.2017 tarihli kararında ibraname ile davalı işverenin dosyaya sunduğu cevap dilekçesi arasındaki çelişkinin ibranameyi kısmen veya tamamen geçersiz kılabileceği vurgulanmıştır. Kararda şu ifadeler yer almıştır: “….İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu sebeple işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir ………. somut olay incelendiğinde, davacı işçi tarafından itirazsız olarak imzalanan 07.03.2012 tarihli ibranameye göre, davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığı, ibranamede miktar belirtmeksizin genel tatil ücretlerinin tamamını aldığı belirtilmiş ise de davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde davacının herhangi bir genel tatil çalışmasının olmadığı beyan edilmiştir. Dolayısıyla ibraname bu yönüyle savunma ile çeliştiğinden genel tatil ücreti alacağı yönünden anılan ibranameye değer verilemez…..”