Türk Borçlar
Kanunu’nun 347 ve devamı maddelerinde konut ve çatılı işyeri kiralarında
sözleşmenin sona ermesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Buna göre bazı
hallerde kira sözleşmesinin bildirim yoluyla sona erdirilmesi mümkünken bazı
hallerde ise kira sözleşmesi ancak dava yoluyla sona erdirilebilmektedir.
A.
BİLDİRİM YOLUYLA KİRA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ
Kiracı,
belirli süreli kira sözleşmelerinde sözleşme süresinin bitiminden 15 gün önce
bildirimde bulunmak suretiyle kira sözleşmesini sona erdirebilir. Kiracının 15
günlük sürede sözleşmeyi sona erdirmek istediğini kiraya verene bildirmemesi
durumunda kira sözleşmesi aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılacaktır.
Kiraya
verene ise sözleşme süresinin bitimine dayanarak kira sözleşmesini sona erdirme
hakkı tanınmamıştır. Kiraya veren ancak 10 yıllık uzama süresinin sonunda ve bu
süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak
koşuluyla sözleşmeyi sona erdirebilir. Bu halde kiraya verenin sözleşmeyi fesih
için herhangi bir sebep gösterme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Belirsiz
süreli kira sözleşmelerinde kiracının genel hükümlere göre yapacağı fesih
bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirmesi her zaman mümkündür. Kiraya veren ise
kiranın başlangıcından 10 yıl geçtikten sonra genel hükümlere göre yapacağı
fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilecektir. Kiraya ilişkin genel
hükümler başlığı altında düzenlenen Türk Borçlar Kanunu’nun 329.maddesi
uyarınca taraflardan her biri, bir taşınmaza veya taşınır bir yapıya ilişkin
kira sözleşmesini yerel adette belirlenen kira sözleşmesinin sonu için veya
böyle bir adetin bulunmaması durumunda, altı aylık kira döneminin sonu için üç
aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedebilir.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 347/son fıkrası uyarınca kiracı ve kiraya veren genel
hükümlere göre fesih hakkının kullanılabildiği durumlarda da kira sözleşmesini
sona erdirebilecektir.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 348.maddesinde bildirimin geçerlilik şekli belirtilmiştir.
Buna göre konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı
kılınmıştır.
B.
DAVA YOLUYLA KİRA SÖZLEŞMESİNİN SONA
ERDİRİLMESİ
1.
Kiraya verenden kaynaklanan sebepler
Türk
Borçlar Kanunu’nun 350.maddesi uyarınca kiraya veren gereksinim, yeniden inşa
ve imar sebeplerine dayanarak belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda,
belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih
dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek
tarihten itibaren 1 ay içinde
açacağı dava ile sona erdirebilir.
Kiraya
verenin gereksinim sebebine dayanarak
fesih hakkını kullanabilmesi için kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun
gereğince bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin kiralananı konut ya da işyeri
ihtiyacı sebebiyle kullanma zorunluluğu olması gerekmektedir.
Kiraya
verenin yeniden inşa ve imar sebebiyle
fesih hakkının kullanılabilmesi için kiralananın esaslı onarımı, genişletilmesi
ya da değiştirilmesi gerekli olmalı ve bu işler sırasında kiralananın kullanımının
imkansız olması gerekmektedir.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 351.maddesinde ise yeni malikin gereksinimi sebebiyle kira
sözleşmesinin sona erdirilmesi düzenlenmiştir. Buna göre kiralananı sonradan
edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla
yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle
kullanma zorunluluğu varsa, edinme
tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek
koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay
sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Yine kiralananı sonradan edinen
kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme
süresinin bitiminden başlayarak bir ay
içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 355.maddesin uyarınca kiraya veren gereksinim veya imar ve
inşa amacıyla kiralananın boşaltılmasını sağladığında haklı sebep olmaksızın üç
yıl geçmedikçe kiralananı başkasına kiralayamayacaktır. Kiraya veren bu
hükümlere aykırı davranırsa eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir
yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü olacaktır.
2.
Kiracından kaynaklanan sebepler
Türk
Borçlar Kanunu’nun 352.maddesinde kiracıdan kaynaklanan sebeplerle kira
sözleşmesinin feshi düzenlenmiştir. Buna göre bu sebepler kiracının yazılı
olarak kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı üstlenmesi, iki haklı ihtar ve
kiracının veya eşinin aynı ilçe sınırları içinde oturmaya elverişli konutunun
bulunması halleridir.
Kiracıdan
kaynaklanan sebeplerden ilki kiracının
tahliye taahhütnamesi vermesidir. Kanun uyarınca bu taahhütnamenin geçerli
olması için yazılı şekilde yapılması, tahliyenin yapılacağı belli bir tarihi
içermesi ve kiracının imzasını içermesi gerekmektedir. Bu durumda kiracı
taahhüt ettiği tarihte kiralayanı boşaltmamışsa kiraya veren, bu tarihten
başlayarak 1 ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle kira
sözleşmesini sona erdirebilir.
İki
haklı ihtar sebebine dayanarak kira sözleşmesinin feshedilebilmesi için bir yıl
ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde bir kira yılı veya bir kira yılını
aşan süre içinde kira bedelinin ödenmemesinden dolayı kiracıya iki haklı ihtar
çekilmiş olmalıdır. Bu durumda kiraya veren ihtarların yapıldığı kira yılının
bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile kira sözleşmesini sona
erdirebilecektir. Bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde ise 1 aylık süre
kira süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlar.
Kiracıdan
kaynaklanan fesih sebeplerinin sonuncusu ise kiracının veya birlikte yaşadığı
eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir
konutunun bulunması halidir. Bu durumda kiraya verenin fesih hakkını
kullanabilmesi için kira sözleşmesinin kurulması sırasında bu hususu bilmiyor
olması gerekmektedir. Kiraya veren fesih hakkını sözleşmenin bitiminden
başlayarak 1 ay içinde açacağı dava yoluyla kullanabilir.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 353.maddesinde kiraya veren lehine dava açma süresinin
uzaması hali düzenlenmiştir. Buna göre kiraya veren, en geç davanın açılması
için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava açma süresi bir kira yılı için uzamış sayılacaktır.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 354.maddesi uyarınca dava yoluyla kira sözleşmesinin sona
erdirilmesine ilişkin hükümler kiracı aleyhine değiştirilemeyecektir.
Türk
Borçlar Kanunu’nun 356.maddesinde ise kiracının ölümü halinde kira
sözleşmesinin sürdürülmesi hali düzenlenmiştir. Buna göre kiracının ölümü
durumunda ölen kiracının ortakları veya bu ortakların aynı meslek ve sanatı
yürüten mirasçıları ve ölen kiracı ile birlikte aynı konutta oturanlar,
sözleşmeye ve kanun hükümlerine uydukları sürece kira sözleşmesini sürdürebileceklerdir.
Madde metninde kiracının mirasçılarına özellikle yer verilmemiştir. Çünkü madde
gerekçesinde de belirtildiği üzere mirasçı Türk Medeni Kanunu’nun miras
hukukuna ilişkin hükümleri çerçevesinde mirasbırakan konumundaki ölen kiracının
külli halefi olarak söz konusu kira sözleşmesinin tarafı haline gelecektir. Bu
sebeple ölen kiracının mirasçısı Türk Borçlar Kanunu’nun 333.maddesine
dayanarak kira sözleşmesini feshetmemişse kiracı olarak kabul edilecektir.