ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN (2B) ARAZİLERİN HUKUKİ STATÜSÜ

2B Arazisinin Tanımı

Hazineye ait orman arazilerinin vasıflarını yitirmesi gerekçesiyle orman sınırları dışına çıkartılması ile oluşan alanlar, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2.maddesinin (B) bendinde tanımlandığından 2B arazisi olarak anılmaktadır. Buna göre kadastro marifetiyle orman alanları dışına çıkartılmış, bir daha geri kazanılamayan ve ıslah edilemeyen araziler 2B olarak tanımlanmaktadır.

Yetkili İdare

Halk arasında “2B Yasası” olarak bilinen 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun ile orman vasfını yitiren arazilerin belirlenmesi, satış yönteminin ne olacağı, satış tutarının ve ödeme şeklinin nasıl olacağı, kimlere satılacağı gibi hususlar düzenlenmiştir. Bu kanun ile hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, diğer bir ifadeyle orman kadastro komisyonlarınca belirlenen 2B alanlarının, kanun kapsamında değerlendirilmesi Maliye Bakanlığı’nın tasarrufuna bırakılmıştır.

2B Kapsamına Alınacak Alanlar

6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B bendine göre; 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba, köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları orman sınırları dışına çıkartılır. Orman sınırları dışına çıkartılan bu yerler devlete ait ise Hazine adına, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adına, hususi orman ise sahipleri adına orman sınırları dışına çıkartılır.

Hak Sahiplerinin Belirlenmesi ve Satış Usulü

6292 sayılı yasanın 6.maddesinde hak sahiplerinin kimler olduğu belirlenmiş ve satış usulüne ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Buna göre 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında 6292 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler kanuna göre hak sahibi sayılmıştır.

2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında 6292 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten (26.04.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir) önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre hak sahibi sayılanlar 6292 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilme hakkı tanınmıştı.

2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında 6292 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre hak sahibi sayılanlar güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebileceklerdir.

Kanun uyarınca hak sahiplerine satış işleminin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle orman dışına çıkartılma işleminin gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

6292 sayılı yasanın 6.maddesinin 4.fıkrası uyarınca hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanacaktır. Birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, hak sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanacaktır. Bir taşınmazdaki hak sahipliğinin devredilmesi hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, taşınmazın sadece dört yüz metrekaresi için ve hak sahiplerinin hisselerine oranlanarak uygulanacaktır. Ancak, tamamen ve münhasıran bilfiil tarımsal amaçlı olarak kullanılan ve üzerinde tarımsal amaçlı yapılar (mandıra, sera, ağıl, kümes vb.) ile sürekli ikamet amacıyla kullanılan konut hariç yapı bulunmayan yerler için satış bedeli, rayiç bedelin yüzde ellisi üzerinden hesaplanacak ve bu şekilde satılan taşınmazların sonradan farklı amaçla kullanılması hâlinde, taşınmazın satış tarihi itibarıyla rayiç bedelinin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanacak bedel esas alınarak aradaki fark kanuni faiziyle birlikte ecrimisilin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin hükümler uyarınca kayıt malikinden tahsil edilecektir.

6292 sayılı yasanın 6.maddesinin 8.fıkrasında satış bedelinin peşin veya taksitle ödenebileceği belirtilmiş ve satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde on oranında indirim uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu bedellerin idarece yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Aynı fıkrada tebliğ edilen satış bedeline itiraz edilemeyeceği ve satış bedeline karşı dava açılamayacağı da ifade edilmiştir.

Taksitli satışlarda taşınmazın tapuda hak sahibi adına devredilebilmesi için kalan miktarı karşılayacak tutarda kesin ve taksitlendirmeye uygun süreli banka teminat mektubu verilmesi veya satışı yapılan taşınmazın üzerinde 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümleri uyarınca Hazine lehine kanuni ipotek tesis edilmesi gerekmektedir. İdare tarafından yapılan taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan taşınmaz satış sözleşmeleri ile kanuni ipotek sözleşmelerinde resmî şekil şartı aranmaz. Hak sahibi adına mülkiyet devredilmeden yapılan taksitli satışlarda ise, hak sahibi tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda, tahsil edilen tutar hak sahibine aynen ve faizsiz olarak iade edilir.

İdarenin Belirlediği Bedele Karşı Yargı Yolu Kapatılmıştır

6292 sayılı yasanın 6.maddesinin 13.fıkrası uyarınca hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamayacak, başkaca talepte bulunamayacak, hak ve tazminat talep edemeyecek ve dava açamayacaklardır. Hak sahiplerinin bu şekilde idarenin teklifini kabul etmemesi, başvuruda bulunmaması ya da taşınmazı satın almaması durumunda idare (Maliye Bakanlığı) bu taşınmazları satış dahil genel hükümlere göre değerlendirecek, taşınmazların üzerindeki yapı ve tesisatlar da hazineye intikal edecektir. Ayrıca idarenin teklifini kabul etmeyen hak sahiplerinden ecrimisil bedelleri de tahsil edilecektir.

2B Arazileri Hakkında Yargıtay Kararları

v   Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2015/15285 Esas ve 2017/3975 Karar sayılı dosyasından 04.05.2017 tarihinde verdiği kararda şu ifadeler yer almaktadır: “……Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine, 2/B uygulamalarına ait davaya konu ve çevresindeki parsellere ait sınırlandırma bilgilerini içeren tutanaklar ile bütün işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin dosyada yer alması ve diğer eksikliklerin giderilmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesi gerekir…”

v   Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2017/5201 Esas ve 2017/4602 Karar sayılı dosyasından 23.5.2017 tarihinde verdiği karar şu şekildedir: “…İlk orman kadastrosunda Devlet ormanı sınırları içinde kaldığı, tahdidin kesinleşmesiyle Temmuz 1947 tarih 56 Sayılı orman niteliğinde tapu kaydı oluşturulduğu, arazi kadastrosunda da orman niteliğiyle tespit ve tescil edildiği, davacı ve bir kısım müdahillerin dayandığı kök temessük kaydından gelen tapu kayıtlarının 4785 Sayılı Kanun karşısında hukuki değerini yitirdiği, 5658 Sayılı Kanuna göre iade edilecek yerlerden olmadığı, öncesi Devlet ormanı olup da sonradan 1981 yılında XV, XVII, XVIII, XIX, XX poligon numaraları verilerek 1744 Sayılı Kanun'un 2/B madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkarıldığı, davacı gerçek kişilerin talepleri çıkarmanın kendi adlarına olması gerektiği iddiasına dayalı ise de bu imkanın sadece ilk orman kadastrosunun yapıldığı tarihten daha önceki zamanlarda ve öncesi de orman olmayan yerler için oluşturulan tapu kayıtlarına dair olduğu, çekişmeli taşınmazların öncesi Devlet ormanı olduğundan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmalarının yasal zorunluluktan kaynaklandığı, bu yerlerde imar uygulaması da yapılamayacağı, zilyetlikle kazanılmasının da mümkün olmadığı belirlenerek, gerek tapuya, gerekse zilyetliğe dayalı davaların reddine; orman sınırı dışına çıkarmaya dair askı ilanından sonra doğan tapu dışı temlik ve devirlere dayanan müdahiller yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır, ancak; dava mülkiyete değil, orman sınırı dışına çıkarma işlemine itiraz niteliğinde olup, bu davalarda mahkemece tapuya tescil yönünde hüküm kurulamayacağı, davanın kabulü veya reddi ile yetinilmesi gerektiği halde; “2/B niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili “ yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir…”

v   Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/3441 Esas ve 2017/4977 Karar sayılı dosyasından 22.06.2017 tarihinde verdiği karar şu şekildedir: “Davacı ... özetle, çekişmeli 166 ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamen kendi zilyetliğinde bulunduğunu ancak 2B arazisinin satışı yoluyla kendisiyle birlikte diğer davalılar adına da hisseli olarak tescil edildiğini belirterek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile tamamının kendi adına tescilini istemiştir. Mahkemece, …2009 tarihinde güncelleme çalışmaları yapılmışsa da bu sırada taşınmazların zilyet ve yüzölçümlerinde değişiklik yapılmadığı, davacının güncelleme çalışmalarına karşı değil, tesis kadastrosundan önceki sebebe dayanarak dava açtığı, buna göre Kadastro Kanunu'nun ... maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına, usul ve Yasa'ya uygun düşmemektedir. Dava esasen, 6292 Sayılı Kanun gereği davalılara yapılan satış işleminin ve bunun sonucu oluşan tapu kaydının yolsuz şekilde oluştuğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine dair olup, kadastro öncesi hukuki sebebe dayanmamaktadır. Bu nedenle, Kadastro Kanunu'nun ... maddesinde öngörülen hak düşürücü süre burada uygulanamaz. Hal böyle olunca işin esasına girilerek araştırma ve inceleme yapılıp bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece davanın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine dair hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan sebepler yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA…”

v   Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/719 Esas ve 2017/3140 Karar sayılı dosyasından 04.05.2017 tarihinde verdiği karar şu şekildedir: “…Dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın beyanlar hanesine kullanım şerhi verilmesi istemine ilişkindir. Aynı taşınmazlar hakkında “2/B çalışmaları sırasında hatalı uygulama yapılarak halen orman niteliğini taşıyan yerlerin orman sınırları dışına çıkarıldığı gerekçesiyle taşınmazlara ait 2/B çalışmalarının yok hükmünde sayılması, taşınmazların vasfının orman olarak düzeltilmesi istemi ile” açılan ve derdest olan davalar bulunduğu anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosuna dair davanın görülebilmesi için, taşınmazın 6831 Sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun, başka bir ifade ile mülkiyet durumunun kesinleşmesi zorunludur. Sözü edilen mülkiyete dair davanın bu dava yönünden bekletici mesele yapılması, davanın sonucuna göre davaya devamla deliller değerlendirilip bir hüküm kurulması gerekir…”