Ticari defter nedir?
Tacirin ticari işletmesi ile ilgili tutmakla yükümlü
olduğu defterlerdir. Ticaret Kanunu’na göre; yevmiye defteri, envanter
defteri, defteri kebir gibi muhasebe ile ilgili defterlerin yanısıra, muhasebe
ile ilgisi bulunmayan, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul
toplantı ve müzakere defteri de ticari defter niteliğindedir.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması
Ticari defterlerin delil ve ispat niteliğine ilişkin
hükümler eski 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenleme alanı bulmaktaydı.
Ancak yeni düzenlemeler çerçevesinde söz konusu hükümlere 6102 sayılı yeni Türk
Ticaret Kanunu’nda yer verilmemiştir. Yapılan değişiklikle ticari defterlerin
delil ve ispat niteliğine ilişkin hükümler, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe
giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde düzenlenmiştir.
HMK’nun “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması” başlığını taşıyan 222. maddesi
şu şekildedir:
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari
defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine
karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak
kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve
usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter
kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak
tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak
kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara
uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması
veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin
senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara
uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar
birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği
kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil
olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer
tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı
taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat
etmiş sayılır.”
HMK’da yer alan bu hüküm genel olarak eski 6762 sayılı
Ticaret Kanunu’ndaki hükme benzer şekilde düzenlenmiştir. Ancak ticari
defterlerle ispata ilişkin olarak HMK’nun 222.maddesinde yer alan bazı ifadeler
uygulamada birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir.
HMK m. 222/1ve 2’deki “ticari
davalarda” ibaresi ticari defterlerin, tarafları tacir olmayan ticari
davalarda da delil olarak kullanılabileceği algısı oluşturmaktadır. Ancak doktrinde
ticari defterlerin delil olmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı davalar her
türlü ticari davalar değil, kural olarak, tacirler arasında ve her iki tarafın
ticari işletmesiyle ilgili olan davalar olduğu savunulmaktadır. Bunun asıl
sebebi ise ifade edilen hükümlerin uygulanacağı davalarda ticari defterlerin
sahibi lehine delil olabilmesi için “davanın
her iki tarafının da ticari defter tutma yükümlülüğüne tabi olması” ve “uyuşmazlığın her iki tarafın da
defterlerine geçirmesi gereken bir ticari işten kaynaklanması” şartlarının
aranmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden aksine bir hüküm olmadığı sürece bir
davanın iki tarafı tacir değilse, ticari defterler, kural olarak, HMK m. 222
hükümleri çerçevesinde ispat gücüne sahip değildir.
HMK m. 222/5 fıkrası uyarınca karşı tarafa ait ticari
defterlerin ibrazını isteyen taraf, bu defterlerdeki kayıtları kabul edeceğini
belirtirse ve karşı taraf ticari defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep
eden taraf iddiasını ispatlamış sayılacaktır. Karşı tarafın defterlerini ibraz
etmesi halinde ise, mahkeme bu defterlerdeki kayıtlara göre hüküm tesis
edecektir.
Ticari Defterlerin Sahibi Lehine Delil Olması
Ticari defterlerin öncelikle delil niteliği taşıması için
sahip olması gereken şartlar kanunda sayılmıştır. Defterlerin kanuna göre
eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olması, açılış ve kapanış onayları
yaptırılmış olması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması.
Yukarıda sayılan şartları taşıyan ticari defterlerin
sahibi lehine delil niteliği taşıması için bazı ek koşulların gerçekleşmesi
gereklidir. Buna göre;
·
Karşı
tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtlar
bunlara aykırı olmamalı veya,
·
İlgili
hususta hiçbir kayıt içermemeli yahut,
·
Defter
kayıtlarının aksi senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olmalı,
·
Karşı
taraf, defter tutma yükümünü hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş olmalıdır.
Doktrinde HMK madde 222 ile getirilen düzenleme ile taraflardan
birinin ticari defterlerinde uyuşmazlık konusu hususa ilişkin kayıt varken,
diğer tarafın defterlerinde hiçbir kayıt bulunmaması halinde ne şekilde hareket
edilmesi gerektiği hususunun çelişkili ve anlamsız bir şekilde düzenlendiği
ifade edilmektedir. HMK md. 222/III. hükmü “İkinci
fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının
sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, … diğer
tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerin… ilgili hususta
hiçbir kayıt içermemesi …gerekir.” şeklindedir. Buna göre örneğin, (A)’nın
alacağı ile ilgili olarak (B)’nin ticari defterlerinde hiçbir kayıt bulunmaması
halinde, (A)’nın ticari defterlerindeki kayıtlar (A) lehine delil olarak
kullanılabilecektir. Oysa ki (B)’nin (A)’ya borcu olmadığını iddia etmesi
ihtimalinde (B)’nin ticari defterinde buna ilişkin bir kaydın olmaması gayet
doğaldır. Bu sebeple doktrinde getirilen yeni düzenlemenin eski metin ile zıt
ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecek nitelikte olduğu ifade
edilmektedir.
Ticari Defterlerin Sahibi Aleyhine Delil
Olması
HMK. 222/4. maddesi gereğince açılış veya kapanış onayı
gerekli iken bu onayları olmayan ticari defterler sahibi aleyhine delil olmaktadır.
Yine içeriği birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları da sahibi aleyhine
delil olacaktır. Ancak tacir kendi defterlerindeki aleyhine delil oluşturan
kayıtların aksini kesin delillerle ispatlarsa, bu kayıtlar aleyhe delil olma
niteliğini yitirecektir.
Defterler kanuna uygun tutulmuşlarsa hem lehe hem aleyhe
kayıtlar delil niteliğini haizken, kanuna uygun tutulmayan defterlerde sadece
aleyhe olan kayıtlar delil niteliğini haiz olacaktır.
HMK. 222/5. maddesi gereğince taraflardan biri tacir
olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul
edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı
talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılmaktadır.
Ticari Defterlere Dair Yargıtay Kararları
v
“… Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş
bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan
itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine
ilişkindir. Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun
ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme
ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin
delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin
delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, Kanun'un ticari defterleri
kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin
delillerden ise de ancak HMK'nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde
ispat aracı olabilir. Mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için
süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan
bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı
defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK'nın 222. maddeye göre lehine delil
oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan
sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların
mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen
defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu
durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın
reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…”(Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 2016/2310 Esas
ve 2017/2537 Karar sayılı dosyasından
verilen 13.06.2017 tarihli kararı)
v
“… Dava, kira alacağının tahsili için
başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Açılış
veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan
ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir
olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul
edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı
talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Davalı vekilinin dilekçelerinde
ve delil listesinde bakiye kısım kira bedeli ödemesi ile ilgili olarak şirket
kayıt ve defterlerinin incelenmesini talep ettiği açıktır. Bu durumda mahkemece
kira parasının ödenip ödenmediği hususunda HMK'nun 222.maddesi de dikkate alınarak
davalının dayandığı tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi
gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru
görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay
3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2209 Esas ve 2017/ 2426 Karar sayılı dosyasından
verilen 06.07.2017 tarihli kararı)